Dünya Gastronomi Kenti Gaziantep’in Mutfağı Neden Özeldir?

Gaziantep mutfağının özelliği, zengin ve çeşitli malzemelerin kullanımıyla, özenli hazırlanışıyla, yöresel tatlarla ve geleneksel tariflerle kendini gösterir. Bu özelliklerin kökeni çeşitli faktörlere dayanır:

Gaziantep, tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir şehir olması nedeniyle, çeşitli kültürlerin yemek tariflerinin etkisi altında kalmıştır. Bu zengin tarihsel geçmiş, mutfak kültürünü derinleştirmiş ve çeşitlendirmiştir.

Gaziantep’in verimli toprakları, farklı sebze ve meyvelerin yetiştirilmesine elverişlidir. Bu zengin tarım ürünleri, mutfakta çeşitli malzemelerin kullanılmasını sağlamıştır.

Gaziantep mutfağı, çeşitli baharatların geniş ölçüde kullanıldığı bir mutfağa sahiptir. Baharatlar, yemeklere özgün tatlar ve aromalar katarken, mutfak kültürünü zenginleştirir.

Gaziantep mutfağında geleneksel üretim teknikleri ve yöntemleri hala önemlidir. El emeğiyle hazırlanan ürünler, mutfak kültürünün özgün ve kaliteli olmasını sağlar. Gaziantep mutfağı, aşçılık geleneği ve ustalıkla özdeşleşmiştir. Aşçılar, geleneksel tarifleri modern anlayışla birleştirerek özgün yemekler yaratır.

Gaziantep, yöresel tatların korunması ve yaşatılması konusunda özel bir çaba göstermiştir. Bu sayede yerel mutfak mirası korunarak gelecek nesillere aktarılmıştır. Gaziantep mutfağında denge ve uyum önemlidir. Tatların dengesi ve lezzetlerin mükemmel bir şekilde bir araya gelmesi, Gaziantep yemeklerinin vazgeçilmez özelliklerindendir. Gaziantep mutfağı, zengin bir yemek çeşitliliği sunar. Tatlılardan mezeler ve ana yemeklere kadar geniş bir yelpazede çeşitlilik bulunur.

Gaziantep mutfağının özelliği, tarih, coğrafya, malzeme çeşitliliği, baharatlar, geleneksel üretim teknikleri ve aşçılık geleneği gibi birçok faktörün birleşimiyle oluşur. Bu özellikler, Gaziantep mutfağını Türk mutfağının en zengin ve özgün mutfaklarından biri haline getirir.

Baharatlar Nasıl Saklanmalı? Baharatlarımı Nasıl Uzun Süre Kullanabilirim?

Baharatların doğru şekilde saklanması, tazeliklerini ve lezzetlerini uzun süre korumaları için önemlidir. İşte baharatları doğru şekilde saklamak için bazı öneriler:

  1. Kuru ve Serin Ortam: Baharatları nemden uzak, serin ve kuru bir yerde saklayın. Güneş ışığından da korumalısınız. Mutfak dolabı bu amaç için ideal bir yer olabilir.
  2. Hava Geçirmez Kaplar: Baharatları hava geçirmez kaplarda saklamak en iyisidir. Cam veya plastik kaplar, hava ve nemin içeri girmesini engelleyecektir. Kavanozların ağzını sıkıca kapatmayı unutmayın.
  3. Orjinal Kaplarında Saklama: Baharatları satın aldığınız orijinal ambalajlarında saklayabilirsiniz. Ancak, eğer orijinal ambalaj açıldıysa, baharatları hava geçirmez kaplara aktarmak daha iyidir.
  4. Karanlık Yer: Baharatları mümkünse ışık almayan kapalı bir dolapta veya çekmece içinde saklayın. Işık, baharatların lezzetini ve rengini bozabilir.
  5. Etiketleme: Baharatları sakladığınız kapları etiketleyin. Böylece hangi baharatın hangi kavanozda olduğunu daha kolay hatırlarsınız.
  6. Toz ve Bütün Baharatları Ayırın: Toz baharatları, bütün baharatlardan ayrı saklamaya özen gösterin. Toz baharatlar daha çabuk lezzet ve aroma kaybederler, bu nedenle daha sık tazelemeniz gerekebilir.
  7. Sık Sık Kullanılanlar Kolay Erişilebilir: Sık sık kullandığınız baharatları kolayca erişebileceğiniz bir yerde saklayın. Böylece yemek yaparken daha hızlı ve pratik bir şekilde kullanabilirsiniz.
  8. Tuz İçeriği Düşük Olmalı: Baharatlarda tuz içeriği yüksekse, tuzun nem çekme özelliği nedeniyle nemli bir ortamda tuz ve baharatın birleşmesini engellemeye dikkat edin.
  9. Baharat Rafı veya Organizer Kullanımı: Özellikle çok sayıda baharatınız varsa, baharatları düzenli bir şekilde saklamak için baharat rafları veya organizerlar kullanabilirsiniz.
  10. Rutin Kontrol: Baharatlarınızı düzenli olarak kontrol ederek tazeliklerini ve lezzetlerini takip edin. Eğer kokuları veya lezzetleri azaldıysa, taze baharatlarla değiştirmeniz gerekebilir.

Bu önerilere uyarak baharatlarınızı doğru şekilde saklayarak, yemeklerinizin daha lezzetli olmasını sağlayabilirsiniz.

Salça Nasıl Muhafaza Edilmeli? Salçamı Nasıl Saklamalıyım?

Salça, uzun süre dayanabilen ve lezzetini koruyabilen bir besindir. Ancak doğru şekilde muhafaza edilmezse bozulabilir veya lezzeti kaybolabilir. İşte salçayı doğru şekilde muhafaza etmek için bazı öneriler:

  1. Temiz ve Kuru Kavanozlar: Salçayı muhafaza etmek için cam veya plastik kavanozlar tercih edin. Kavanozların temiz, kuru ve kapağı sıkıca kapatılmış olması önemlidir.
  2. Kuru Kaşık Kullanımı: Salçayı kavanoza doldururken herhangi bir nemin içine karışmaması için kuru bir kaşık kullanmaya özen gösterin.
  3. Üstü Yağ Katmanı Oluşturma: Salçanın üstüne biraz zeytinyağı veya taze limon suyu damlatarak, oksidasyonu engelleyebilirsiniz. Bu tabaka, salçanın üzerindeki hava ile teması azaltabilir.
  4. Serin ve Kuru Bir Yer: Salçayı, direkt güneş ışığından ve nemden uzak, serin ve kuru bir yerde muhafaza edin. Buzdolabına koymak gereksizdir; çünkü yeterli şekilde tuz ve/veya asit içeriyorsa oda sıcaklığında dayanabilir.
  5. Kullanmadan Önce Karıştırın: Kavanozun dibine çökme eğilimi gösteren salça türleri için kullanmadan önce iyice karıştırın. Böylece salçanın homojen bir kıvama gelmesini sağlayabilirsiniz.
  6. Tarih Etiketi: Salça kavanozlarının üzerine üretim tarihini veya son kullanma tarihini etiketleyin. Bu sayede ne kadar süre boyunca taze olduğunu takip edebilirsiniz.
  7. Kullanımdan Sonra Hemen Kapatın: Kullandıktan sonra kavanozun kapağını hemen sıkıca kapatın. Salçanın hava ile temasını sınırlamak önemlidir.
  8. Mikrodalga ile Dezenfekte Edin (isteğe bağlı): Kavanozu ve kapağını kullanmadan önce mikrodalgada 1-2 dakika kadar dezenfekte edebilirsiniz. Böylece içerideki olası mikropları öldürebilirsiniz.

Unutmayın ki salça, içindeki tuz ve asit içeriği nedeniyle doğal bir koruyucu özellik taşır. Ancak yine de yukarıdaki önerilere uyarak salçanızın tazelik ve lezzetini daha uzun süre koruyabilirsiniz.

Domates ve Biberin En Özel Hâli: Salçanın Hikâyesi

Ta Amerika Kıtasından Soframıza

Bugün biber ve domates mutfaklarımızın vazgeçilmezi. Öyle ki domatessiz, bibersiz bir yemek, salata veya sos düşünemiyoruz. Mevsiminde taze olarak tükettiğimiz bu lezzetli sebzeleri kış mevsiminde ise ya derin dondurucudan tüketiyoruz ya da konserve ve salça olarak sofralarımıza taşıyoruz. Fakat hiç düşündünüz mü, ilk salça ne zaman ve nerede yapıldı?

Domates de biber de Amerika kıtası kökenli bitkilerdir ve Avrupa’ya ancak Coğrafi Keşifler’den sonra gelebilmiştir. Gelgelelim bu besinlerin mutfaklara girmesi ve dünya çapında yaygınlaşması öyle kolay olmamıştır. Domates konservesi ilk kez 19. yüzyılda üretildi. İlk domates konservesi fabrikası ise 1860’ta Ohio’da açıldı. Fakat yaygınlaşması 1920’lerde olmuştur. Türkiye’de ise domates ve biberin tarım ürünü olarak üretilmesi ancak Birinci Dünya Savaşı sonrasına rastlar.

Sebze ve meyveleri uzun süre saklamak zordur. İnsanlık zaman içinde reçel, salamura, konserve gibi yöntemlerle çiğ gıdaları saklama yollarını keşfetmiştir. Domatesin başlarda sadece konservesi yapılıyordu. Fakat daha sonra domates püresi geliştirildi. Ardından domatesin suyu preslenerek daha katı ve kıvamlı salça elde edildi. Güneşin uygun olduğu yerlerde güneşte kurutularak suyu çektirilen domates püresi, iklimin uygun olmadığı yerlerde buharda pişirilerek salçaya dönüştürülür. Böylece domatesin lezzeti ve besin değerleri uzun süre korunabilir.

İyi Bir Salçanın Özellikleri Nelerdir?

Salça kesinlikle mevsiminde olgunlaşmış domates ve biberlerden yapılmalıdır.

Hangi teknikle yapılırsa yapılsın domates ve biberlerin bol suyla yıkanıp iyice ayıklanması çok önemlidir.

Salçayı yaz güneşinde kurutmak, sonrasında kuru ve serin yerlerde muhafaza etmek önemlidir.

Salça yapmak domates ve biberlerin besin değerini düşürmez hatta domates salçasının likopen oranı çiğ domatesten daha yüksektir.

Biz sizlere her zaman Antep domates ve biber salçasını öneriyoruz.

Gaziantep topraklarında yetişen dometes ve biberlerden yine Gaziantep güneşi altında güneşte kurutularak üretilen Antep salçalarının rengi, tadı, kokusu, aroması eşsizdir. Bir tadan bir daha tatmaktadır.

Özellikle nemli bölgelerde küflenmesin diye salçaya bol tuz atılmaktadır ancak biz bunu önermiyoruz. Salça ancak yemek tuzu oranında tuzlanmalıdır. Aşırı tuz tüketimi sağlık açısından zararlıdır.

Antep Biber ve Domates Salçası

Domates ve biber salçasında asla koruyucu kullanılmamalıdır. Köyden Bahçeden olarak müşterilerimize ulaştırdığımız salçalarda tuz dışında hiçbir koruyucu veya katkı maddesi bulunmamaktadır.

Antep domates ve biber salçasını tercih eden tüm müşterilerimize teşekkür ederiz.

ANTEP BİBER SALÇASININ FAYDALARINI BİLİYOR MUSUNUZ?

Gaziantep Biber ve Salçaları

Geleneksel beslenme tarzımızın en önemli parçalarından biri de salçadır. Yemek kültürünün omurgalarından biri olan salçasız yemek düşünmek oldukça zordur. Yemeklerimize tat, koku ve aroma kazandırarak sofralarımızı renklendiren bu besinler sadece damak tadına hitap etmekle kalmaz aynı zamanda bağışıklığımızı güçlendirerek sağlığımızı da destekler. Gelin şimdi hep birlikte ev yapımı Gaziantep biber salçasının sağlığımıza olan katkılarına birlikte göz atalım.

Biber Salçası: Antep’ten Sofralara Bir Lezzet Şöleni

Biberin anavatanı Amerika kıtasıdır. Bu kıtada MÖ 7.500’lü yıllardan bu yana bir gıda ve ilaç maddesi olarak kullanılan kırmızı biber, kıtaya Avrupalıların ayak basmasıyla İspanya ve Portekiz üzerinden Avrupa ve tüm dünyaya yayıldı. Bugün dünyanın tüm mutfaklarının vazgeçilmez bir unsuru olarak kullanılan kırmızı biberin yurdumuzda üç yaygın kullanım alanı vardır. Kırmızı biberler acısıyla tatlısıyla salça, pul biber ve taze olarak tüketilmektedir. Gaziantep ise hem biber üretimi hem de salça üretimiyle adından söz ettiren bir şehrimizdir.

Gaziantep mutfağı, dünyaca tescilli önemli bir mutfaktır. Bu mutfağın en önemli lezzet unsurlarının başında ise güneşte kurutularak yapılan biber salçaları gelmektedir. Biber salçası doğal özelliği sayesinde tam bir antioksidan deposu olarak bilinir. Kırmızı biberin yapısında doğal olarak bulunan C vitamini, kapsaisin, beta keroten gibi faydalı öğeler ev yapımı salça üretimi sırasında kaybolmaz ve korunur. Böylece bu besin değerleri yemeler aracılığıyla insan vücudunu olumlu yönden destekler.

Metabolizmanın Dostu: Kırmızı Biberin Faydaları Saymakla Tükenmez

Kırmızı biberin en çok bilinen özelliği metabolizmayı hızlandırıyor olmasıdır. Böylece vücutta ödem oluşmaz ve istenmeyen kiloların önüne geçilmesi kolaylaşmış olur. Kötü kolesterolü düşüren kırmızı biber C vitamini içeriğiyle bağışıklığı destekler. Özellikle acısının tüketilmesi önerilen kırmızı biberin potasyum ve kalsiyum gibi mineraller bakımından da zengin olduğu unutulmamalıdır.

Gaziantep yöresiyle özdeşleşen güneşte kurutma tatlı ve acı biber salçasının içinde de bolca bulunan ve salçaya kırmızı rengini veren beta karoten ise hem zihni açmakta hem de stres ve durgunluğa iyi gelmektedir. Yani aslında bol salçalı ve soslu bir ev yemeğinin yüzümüzü güldürmesi sebepsiz değildir. Güzel bir yemek, içindeki faydalı besinlerle hem fiziksel hem de ruhsal sağlığımızı korur.

Antep Biber Salçasının Sırrı Biberlerimizdir

Biber Salçası Gaziantep’ten Alınır

Dünyaca ünlü Antep mutfağının sırrı yemeklerde kullanılan salça, baharat ve zeytinyağındadır. Antep biber salçası kokusu, aroması, rengi ve tadıyla eşsizdir. Kavanozu açtığınız anda buram buram yaz ve kırmızı biber kokusu dolar mutfağınıza. Salçayı kavururken her yeri saran sımsıcak salça kokusu anne evinin sıcaklığını anımsatır. Kaynatılarak değil de güneşte kurutularak hazırlanan Antep biber salçasının içinde herhangi bir koruyucu madde bulunmaz. Sadece yemek tuzu ayarında bir miktar tuzla tatlandırılır. Salça konusunda Antep güneşine güvenin, biber salçanızı Gaziantep’ten sipariş verin.

DOMATESİN ÖYKÜSÜ | DOMATES YAZ DEMEKTİR, YAZ DOMATESLE GELİR

DOMATES YAZ DEMEKTİR, YAZ DOMATESLE GELİR

Yaz demek domates demektir. Domatesler olgunlaşınca yaz gelmiş olur. Domatessiz yaz olmaz. Peki, severek tükettiğimiz ve sofralarımızın vazgeçilmezi olan domatesi ne kadar tanıyorsunuz? Haydi gelin birlikte domatesin hikayesini takip edelim.

Domates Bitkisinin Temel Özellikleri

Sebze mi Meyve mi?

Domates, patlıcangiller familyasından 10-15 santim boyunda ve yaprakları tüylü bir bitkidir. Evet, patlıcanla akrabadır bu kırmızı meyveli harika bitki. Ve evet, yanlış okumadınız, bu bitkinin yenebilen kırmızı ürünleri teknik olarak meyvedir! Her ne kadar 1893’te ABD’deki bir mahkeme domatesi “sebze” olarak tanımlamış olsa da bilimsel açıdan domates bir meyvedir. Domatesin eş anlamlısı ise “kızanak”tır. Ayrıca biraz inatçıdır da. Sulu bir meyvedir ama suyu sevmez örneğin.

Rengi, Adı, Tadı

Bugün kıpkırmızı halleriyle yemeklerden salatalara, turşudan reçele kadar her türlü yiyecekte karşılaştığımız domatesin ilk ataları Peru’da ve Bolivya’da keşfedilmiş sarı meyveli bitkilerdi. Bu bitkiler Meksika’da evcilleştirildi. Amerika kıtasının keşfinden sonra süs bitkisi olarak Avrupa’ya taşındı. Başlarda domates için “altın elma” tabiri kullanılıyordu. Ayrıca Avrupa’da ona “aşk elması” veya “Peru elması” da denirdi. Bugün Avusturya’da hala “paradaysa” denir ki bu “cennet meyvesi” demektir. İspanya güneşi altında kızaran domatesler bugünkü kırmızı rengini burada aldı. Aslında domatesin rengini içerdiği likopen maddesi verir.

Domates Türleri ve Domatesin Eş Anlamlıları

Domates Avrupa’da uzun süre bir yiyecek olarak görülmedi çünkü kırmızı renginden ötürü zehirli olduğu düşünülüyordu. Ancak zamanla yenebilir olduğu keşfedildi. Hemen ardından türlü yemeklere girmeye başladı. Bugün onlarca farklı türüyle tüm dünyanın vazgeçilmezi haline geldi.

Domates için halk dilinde çok enteresan ifadeler kullanılır. İşte bunlardan bazıları: Alaganta, cırtatan, banadura, frenk elması, gılle, göğ baldırcan, hambalcan, lolik, topalak, tomat…

Domatesin Üretimi ve Kullanım Alanları

Dünyada en çok üretimi Çin yapmaktadır. Onu Hindistan, ABD, Türkiye gibi ülkeler takip eder. Dünya üretimi içinde Çin’in domates üretimi payı %30’ları bulabilmekteyken ülkemizin payı %7 civarındadır. Domates endüstriyel bir ürün olarak pek çok şekilde karşımıza çıkar: Domates salçası, domates konservesi, domates suyu, kurutulmuş domates, domates ezmesi veya püresi, küp domates konservesi gibi…

Domatesli Tarifler, Yemekler, Soslar

Domates Salçasından Ezmesine Onlarca Çeşit

Domatesli yemekler ise çok çeşitlidir. İçerdiği 400 küsur mineralle tam bir besin deposu olan domatesin girmediği bir yiyecek yok gibidir: Domates çorbası, domates tava, menemen, domates dolması, domates reçeli, domates turşusu, domates sosu, domates turşusu, domates salçası, domatesli ezme, domates soslu makarna ve pizza gibi… Pizza demişken domatesin mutfakta asla vazgeçilmeyeceği şehirlerden birinin Napoli olduğunu da ekleyelim. Domatessiz Napoli mutfağı olmazdı.

EV YAPIMI KADİRLİ NAR EKŞİSİNİN MACERASI

EV YAPIMI KADİRLİ NAR EKŞİSİNİN MACERASI

Çeşidi ne olursa olsun aldığınız köy ürününün tadı, aroması, rengi ve elbette kalitesi her şeyden önce bitkinin yetiştiği bölge ve iklimle alakalıdır. Köy mahsulü nar ekşisinin elde edildiği narlar, Osmaniye’nin Kadirli ilçesi sınırlarında bulunan ve Toroslar’ı kuzeyden güneye geçen Savrun Çayı Vadisi’nin orta ve üst kısımlarında, ortalama 450-500 metre rakımda yetişmektedir. Bu bölge mikroiklim özelliği gösteren bir bölge olduğu için yaz kış bol yağış almakta, dolayısıyla ürünü yetiştirirken dışarıdan bir gübre veya hormon müdahalesine gerek duyulmamaktadır. Bu ne demek? Alacağınız üründe herhangi bir ilaç veya gübre kullanılmıyor demektir. Ayrıca narlar kendinden ekşi olduğu için herhangi bir ek katkı maddesine ihtiyaç duyulmadan doğal bir ekşiliğe sahip olmaktadır.

Günübirlik toplanan narların dilimlenip çırpılması ile nar ekşisinin yolculuğu başlar. Bu süreç tamamen elle yapılmaktadır ve çırpma işleminde asla makine kullanılmaz. Zira makine kullanımı nar ekşisinin tadını, aromasını, kıvamını bozar. Tamamen geleneksel yöntemlerle yapılan çırpma işleminden sonra elde edilen kıpkırmızı taneler torbalara doldurulur ve ezilerek suyu çıkarılır. Narın suyu elde edilirken aromasının bozulmaması adına kesinlikle su veya başka bir katkı katılmaz. Zira iyi nar ekşisinin sırrı hiçbir katkı katılmamasındadır.

Nar suyu elde edildikten sonra daha zahmetli bir süreç başlar. Büyük kazanlara alınan nar suyu, orta şiddetteki odun ateşinde sık sık karıştırılmak suretiyle 4 ila 6 saat arasında kaynamaya bırakılır. Bu sürecin sonunda asıl ustalık devreye girer. Renk ve kıvam bakımından ideal olgunluğa erişmesi için nar ekşisi kazanın üzeri örtülerek en az 24 saat dinlenmeye bırakılır. Soğuyan nar ekşisi süzülerek bir kiloluk kilitli kapaklı şişelere doldurulur ve sofralardaki yerini alır.

Evinize ulaşan nar ekşisinin macerası bu. Şimdi sağlık kaynağı olan bu ürünü sofralarınızdan eksik etmemek düşüyor sizlere. Sağlıcakla ve afiyette kalın efendim.

www.koydenbahceden.com

Köyden Bahçeden’de Öncelik Her Zaman Kalite

Gaziantep, Avrupalı Seçkin Destinasyonlar Projesi’nin (EDEN) 2015 yılı Ulusal Destinasyonu “Yerel Gastronomi ve Turizm” teması ödülünü almıştır. Ayrıca, Gaziantep Mutfağı, UNESCO Yürütme Kurulunun aldığı karar doğrultusunda 116 şehrin katılımı ile kurulan Yaratıcı Şehirler Ağı Listesine 11.12.2015 tarihinde girerek Dünya mutfakları arasında hak ettiği yeri almıştır.

2015 yılında başladığımız yolculuğumuzda amacımız, Gaziantep’in yöresel lezzetlerini ve gastronomi açısından eşsiz bir yemek kültürüne sahip olan Antep mutfağının muhteşem malzemelerini ülkenin dört bir yanına göndermekti. Önce sosyal medyadan başladık yolculuğumuza, sonra çeşitli satış platformları ve kendi web sitemizle devam ettik. Salça, baharat, nar ekşisi, tahin-pekmez, salamura yaprak, turşu, lokum, Antep fıstığı gibi onlarca çeşit ürünü ev yapımı lezzeti ve garantisiyle sizlere ulaştırıyoruz.